İlk olarak özetleri turkcealtyazi sitesinden aldığımı belirtmek isterim. Puanlamaları ise 100 üzerinden yapıyorum. Şimdi önerilere geçelim..
1. Chappie - 87
Güney Afrika'nın Johannesburg şehrinde geçen hikayenin başkarakteri Chappie isminde üstün zekaya sahip bir insan, hatta bir robot! Doğumu sırasında iki düzenbaz suçlu tarafından kaçırılan Chappie, tuhaf aile tarafından evlatlık edinilir. Doğumuyla birlikte kendine bahşedilen yeteneği ise hayatı boyunca başına türlü belalar açacak cinstendir. Bilimkurgu ve komedi türlerindeki filmin yönetmeni, 'District 9' adlı düşük bütçeli yapıtıyla bilimkurgu türüne bambaşka bir boyut kazandırdıktan sonra 'Elysium' filmiyle izleyici karşısına çıkan Neill Blomkamp. Filmin başrollerindeyse Hugh Jackman, Sigourney Weaver ve Sharlto Copley bulunuyor.
"Enfes bir bilim kurgu filmiydi diyebilirim. Robotik şeylere merakınız varsa tavsiyemdir ayrıca Hugh Jackman'ı da es geçmemek lazım."
2.Crazy, Stupid, Love - 70
Kırklı yaşlarında, tutucu bir adam olan Cal Weaver'ın (Steve Carell) rüya gibi hayatı vardır: İyi bir işe, güzel bir eve, harika çocuklara sahiptir ve lise aşkıyla evlidir. Fakat eşi Emily'nin (Julianne Moore) kendisini aldattığını ve boşanmak istediğini öğrendiğinde "mükemmel" hayatı hızla tepetaklak olur.
Günümüzün bekarlar dünyasında, onlarca yıldır kimseyle flört etmemiş olan Cal, sudan çıkmış balığın canlı örneğidir. Boş olduğu akşamları yerel bir barda tek başına somurtarak geçiren talihsiz adam, yakışıklı çapkın Jacob Palmer (Ryan Gosling) tarafından himayesine alınır. Cal'in eşini unutması ve hayatını yaşamaya başlamasını sağlama çabası içindeki Jacob, Cal'in gözünü önündeki seçeneklere açar: Flörtçü kadınlar, erkeksi içkiler ve Supercuts ya da The Gap'te bulunamayacak bir stil anlayışı.
Cal ve Emily tamamen yanlış yerlerde olabilecek sevgiyi arayan yegane kişiler değildirler: Cal'in 13 yaşındaki oğlu Robbie (Jonah Bobo), 17 yaşındaki çocuk bakıcısı Jessica'ya (Analeigh Tipton) aşıktır. Jessica ise Cal için yanıp tutuşmaktadır. Hatta Jacob'ın her akşam yeni bir kadında izlediği yöntem bile, en iyi repliklerini kullanmasına rağmen Hannah'ya (Emma Stone) karşı etkisiz kalır. Jacob, Hannah'yı aklından bir türlü çıkaramamaktadır: Bunun nedeni belki de onun Jacob'ın profesyonelliğini ciddiye almayan ilk kadın olmasındandır.
" Emma Stone ve Ryan Gosling enfes performans çıkardığı film diyebilirim adeta filmin çıtasını yükselttiler. Ama ufaklık ile bakıcının sahneleri gerçekten çok kötüydü."
3.The Walk - 80
1974 yılında Fransız ip cambazı Philippe Petit, kariyerinin belki de en tehlikeli denemesine girişir: Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin arasındaki boşlukta yürümek! Philippe Petit, akıl hocası Papa Rudy'nin yardımı ve desteğiyle tüm engellere ve risklere meydan okuyarak kulelerin arasına ip gerip bu tehlikeli yürüyüşü gerçekleştirmeyi planlar. Philippe Petit, uluslararası bir ekibin desteğiyle, Başkan Richard Nixon'ın istifa edebileceğini açıklamasından bir gün önce kulelerin arasına çelik kablo düzeneğini yerleştirir. O günlerde henüz tamamlanmamış olan ve kısmen kullanılan kulelerin arasında dans eden bu cambaz, tüm dünyanın ilgisini çekmeyi başaracaktır.
Yönetmenliğini Geleceğe Dönüş serisinden tanıdığımız Robert Zemeckis'in üstlendiği yapımın senaryosu Philippe Petit'nin "To Reach the Clouds" adlı otobiyografik kitabından uyarlandı. Filmin başrolünde Joseph Gordon-Levitt yer alırken kadroda kendisine Ben Kingsley, Charlotte Le Bon, James Badge Dale ve Ben Schwartz eşlik ediyor
"Bu filmi izleyeli çok oldu fakat aklımda kalıcı etki bıraktı. Tavsiyemdir."
4.Catch Me If You Can - 100
FBI ajanları iz sürerek olağanüstü yetenekleri olan genç bir dolandırıcıyı yakalamaya çalışır. Pilot, doktor, savcı vekili kimliklerine bürünerek, 26 ülkede dolandırıcılığa karışan zor bir lokma vardır karşılarında...
Steven Spielberg filmini, Catch Me If You Can: The Amazing True Story Of The Most Extraordinary Liar (Kolaysa Yakala: Sıradışı Bir Yalancının İnanılmaz Ama Gerçek Hikayesi) kitabından uyarlamış.
60'lı yılların sonunda geçen film gerçek bir karaktere dayanıyor. Azınlık Raporu ile farklı bir kulvara yönelen sinemacının kişisel (pozitif) temalarına geri döndüğü görülüyor. Aile kurumunu her şeyin tepesine koyan ve polisiye bir masal anlatan yapım, şimdiden bir klasik olmaya aday.
"BİR KLASİK! Di Caprio ve Tom Hanks oyunculukları ile adeta büyüler iken konunun güzelliği ile harika bir film ortaya çıkmış. Kesinlikle izleyin"
5.Inside Out - 85
Bulutların üzerinde macera dolu bir balon yolculuğundan canavarlarla dolu bir şehre varış.
Babası San Francisco’da yeni bir işe başlayınca Orta-Batı’daki hayatından kopmak zorunda kalan Riley de hepimiz gibi duyguları ile hareket eden bir kızdır. Neşe, Korku, Öfke, Tiksinti ve Üzüntü (Gupse Özay)... Bu duygular, Riley’nin zihninin içinde ana merkezde yaşar ve ona günlük hayatında tavsiyeler verirler. Riley ve duyguları San Francisco’da yeni bir hayata alışmak için çabalarken ana merkezde kargaşa baş gösterir. Neşe’nin, Riley’nin en önemli duygusu olmasına ve her şeyi pozitif tutmaya çalışmasına rağmen, diğer duygular yeni bir şehre, eve ve okula uyum sağlama konusunda birbirleriyle çelişir.
"Animasyon filmi diyip geçmeyelim enfes bir film olmuş. Çocukluk anılarımı canlandırdı adeta. Keşke ikincisi de çıksa."
EDİTLENECEK
1. Chappie - 87
Güney Afrika'nın Johannesburg şehrinde geçen hikayenin başkarakteri Chappie isminde üstün zekaya sahip bir insan, hatta bir robot! Doğumu sırasında iki düzenbaz suçlu tarafından kaçırılan Chappie, tuhaf aile tarafından evlatlık edinilir. Doğumuyla birlikte kendine bahşedilen yeteneği ise hayatı boyunca başına türlü belalar açacak cinstendir. Bilimkurgu ve komedi türlerindeki filmin yönetmeni, 'District 9' adlı düşük bütçeli yapıtıyla bilimkurgu türüne bambaşka bir boyut kazandırdıktan sonra 'Elysium' filmiyle izleyici karşısına çıkan Neill Blomkamp. Filmin başrollerindeyse Hugh Jackman, Sigourney Weaver ve Sharlto Copley bulunuyor.
"Enfes bir bilim kurgu filmiydi diyebilirim. Robotik şeylere merakınız varsa tavsiyemdir ayrıca Hugh Jackman'ı da es geçmemek lazım."
2.Crazy, Stupid, Love - 70
Kırklı yaşlarında, tutucu bir adam olan Cal Weaver'ın (Steve Carell) rüya gibi hayatı vardır: İyi bir işe, güzel bir eve, harika çocuklara sahiptir ve lise aşkıyla evlidir. Fakat eşi Emily'nin (Julianne Moore) kendisini aldattığını ve boşanmak istediğini öğrendiğinde "mükemmel" hayatı hızla tepetaklak olur.
Günümüzün bekarlar dünyasında, onlarca yıldır kimseyle flört etmemiş olan Cal, sudan çıkmış balığın canlı örneğidir. Boş olduğu akşamları yerel bir barda tek başına somurtarak geçiren talihsiz adam, yakışıklı çapkın Jacob Palmer (Ryan Gosling) tarafından himayesine alınır. Cal'in eşini unutması ve hayatını yaşamaya başlamasını sağlama çabası içindeki Jacob, Cal'in gözünü önündeki seçeneklere açar: Flörtçü kadınlar, erkeksi içkiler ve Supercuts ya da The Gap'te bulunamayacak bir stil anlayışı.
Cal ve Emily tamamen yanlış yerlerde olabilecek sevgiyi arayan yegane kişiler değildirler: Cal'in 13 yaşındaki oğlu Robbie (Jonah Bobo), 17 yaşındaki çocuk bakıcısı Jessica'ya (Analeigh Tipton) aşıktır. Jessica ise Cal için yanıp tutuşmaktadır. Hatta Jacob'ın her akşam yeni bir kadında izlediği yöntem bile, en iyi repliklerini kullanmasına rağmen Hannah'ya (Emma Stone) karşı etkisiz kalır. Jacob, Hannah'yı aklından bir türlü çıkaramamaktadır: Bunun nedeni belki de onun Jacob'ın profesyonelliğini ciddiye almayan ilk kadın olmasındandır.
" Emma Stone ve Ryan Gosling enfes performans çıkardığı film diyebilirim adeta filmin çıtasını yükselttiler. Ama ufaklık ile bakıcının sahneleri gerçekten çok kötüydü."
3.The Walk - 80
1974 yılında Fransız ip cambazı Philippe Petit, kariyerinin belki de en tehlikeli denemesine girişir: Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin arasındaki boşlukta yürümek! Philippe Petit, akıl hocası Papa Rudy'nin yardımı ve desteğiyle tüm engellere ve risklere meydan okuyarak kulelerin arasına ip gerip bu tehlikeli yürüyüşü gerçekleştirmeyi planlar. Philippe Petit, uluslararası bir ekibin desteğiyle, Başkan Richard Nixon'ın istifa edebileceğini açıklamasından bir gün önce kulelerin arasına çelik kablo düzeneğini yerleştirir. O günlerde henüz tamamlanmamış olan ve kısmen kullanılan kulelerin arasında dans eden bu cambaz, tüm dünyanın ilgisini çekmeyi başaracaktır.
Yönetmenliğini Geleceğe Dönüş serisinden tanıdığımız Robert Zemeckis'in üstlendiği yapımın senaryosu Philippe Petit'nin "To Reach the Clouds" adlı otobiyografik kitabından uyarlandı. Filmin başrolünde Joseph Gordon-Levitt yer alırken kadroda kendisine Ben Kingsley, Charlotte Le Bon, James Badge Dale ve Ben Schwartz eşlik ediyor
"Bu filmi izleyeli çok oldu fakat aklımda kalıcı etki bıraktı. Tavsiyemdir."
4.Catch Me If You Can - 100
FBI ajanları iz sürerek olağanüstü yetenekleri olan genç bir dolandırıcıyı yakalamaya çalışır. Pilot, doktor, savcı vekili kimliklerine bürünerek, 26 ülkede dolandırıcılığa karışan zor bir lokma vardır karşılarında...
Steven Spielberg filmini, Catch Me If You Can: The Amazing True Story Of The Most Extraordinary Liar (Kolaysa Yakala: Sıradışı Bir Yalancının İnanılmaz Ama Gerçek Hikayesi) kitabından uyarlamış.
60'lı yılların sonunda geçen film gerçek bir karaktere dayanıyor. Azınlık Raporu ile farklı bir kulvara yönelen sinemacının kişisel (pozitif) temalarına geri döndüğü görülüyor. Aile kurumunu her şeyin tepesine koyan ve polisiye bir masal anlatan yapım, şimdiden bir klasik olmaya aday.
"BİR KLASİK! Di Caprio ve Tom Hanks oyunculukları ile adeta büyüler iken konunun güzelliği ile harika bir film ortaya çıkmış. Kesinlikle izleyin"
5.Inside Out - 85
Bulutların üzerinde macera dolu bir balon yolculuğundan canavarlarla dolu bir şehre varış.
Babası San Francisco’da yeni bir işe başlayınca Orta-Batı’daki hayatından kopmak zorunda kalan Riley de hepimiz gibi duyguları ile hareket eden bir kızdır. Neşe, Korku, Öfke, Tiksinti ve Üzüntü (Gupse Özay)... Bu duygular, Riley’nin zihninin içinde ana merkezde yaşar ve ona günlük hayatında tavsiyeler verirler. Riley ve duyguları San Francisco’da yeni bir hayata alışmak için çabalarken ana merkezde kargaşa baş gösterir. Neşe’nin, Riley’nin en önemli duygusu olmasına ve her şeyi pozitif tutmaya çalışmasına rağmen, diğer duygular yeni bir şehre, eve ve okula uyum sağlama konusunda birbirleriyle çelişir.
"Animasyon filmi diyip geçmeyelim enfes bir film olmuş. Çocukluk anılarımı canlandırdı adeta. Keşke ikincisi de çıksa."
EDİTLENECEK